Kadın Infertilitesi
Infertilite en az bir yıl süreyle korunmasız düzenli ilişkiye rağmen çocuk sahibi olamama durumu olarak tanımlanır. Çocuk sahibi olmayı planlayan çiftlerin yaklaşık %15’i bu sorunla karşılaşmaktadır. Yaklaşık olarak her beş çiften biri bu durumla karşı karşıya kalabilmektedir.
Kadın İnfertilitesi: Sebepler, Tedaviler ve Önlemler
Kadın genital sisteminin karmaşık yapısı ve fonksiyonları, gebeliğe engel olabilecek çeşitli nedenleri beraberinde getirebilir. Bu nedenler genellikle yumurtlamaya ait problemler, rahim ağzına ait sorunlar (enfeksiyon, tümör, salgı yetersizliği), rahime ait problemler (şekil bozuklukları, miyomlar), tüplere ait hastalıklar (tıkanıklık, yapışıklık), endometriozis, bağışıklık problemleri, üreme organları bozuklukları, psikolojik ve cinsel problemler gibi farklı sıkıntıları içerebilir.
Sık Görülen Nedenler
-
Myomlar: Rahmin kas tabakasından köken alan ve kanseröz olmayan oluşumlar olarak tanımlanan myomlar, doğurganlık çağındaki kadınlarda sıklıkla görülebilir. Boyutları, sayıları ve yerleşimlerine bağlı olarak rahim iç kavitesini etkileyerek gebelik oluşumuna engel olabilir ve düşüklere yol açabilir.
-
Endometriozis: Rahim iç zarının rahim dışında gelişmesi ve fonksiyon göstermesiyle seyreden endometriozis hastalığı, ciddi ağrılar ve infertiliteye neden olabilir. Tedavisi için medikal veya cerrahi yöntemler uygulanabilir; çocuk isteyen kadınların tedavileri infertilite tedavileriyle koordineli şekilde planlanmalıdır.
-
Over Kistleri: Yumurtalıklarda sıvı dolu kesecikler olarak görülen over kistleri, fertiliteyi etkileyebilir. Tedavi seçenekleri, kistin büy üklüğü, sayısı ve yerleşimine bağlı olarak belirlenir ve kötü huylu olma potansiyeli de göz önünde bulundurulur.
-
Polikistik Over Sendromu: Adet düzensizliği, obezite, akne artışı ve erkek tipi kıllanma gibi belirtilerle karakterize olan polikistik over sendromu, yumurtlama problemlerine ve infertilite riskine yol açabilir. Tedavide, hastaların sistemik problemleri de dikkate alınarak çoklu disipliner yaklaşım benimsenir.
-
Pelvik Yapışıklıklar: Yumurtalık, tüpler ve rahim etrafında fibrotik doku ve skar dokularının oluşması sonucu meydana gelen pelvik yapışıklıklar, yol açabilir. Tüplerin işlevlerini etkileyerek infertiliteye sebep olabilirler. Tedavi yaklaşımı, hastanın durumuna göre cerrahi veya tıbbi olabilir.
-
Prematür Over Yetmezliği: Menopoz durumunun 40 yaşından önce meydana gelmesi halinde prematür over yetmezliği söz konusu olabilir. Genetik faktörler, endokrin hastalıklar ve immunolojik bozukluklar gibi etkenler prematür over yetmezliğine neden olabilir.
Bilinmeyen Nedenlere Bağlı Kısırlık
Bazı durumlarda, hem kadın hem de erkek için yapılan tüm tetkik ve testlerde herhangi bir sorun bulunamamasına rağmen, bir yıldan uzun süredir korunmasız cinsel ilişkiye rağmen çocuk sahibi olunamaması durumuna “bilinmeyen nedenlere bağlı kısırlık” denir. Bu tür durumlarda, tedavi yöntemi çiftlerin yaşlarına göre değişebilir. Eğer çiftler 35 yaşının altındaysa, kadının yumurtlama dönemini belirlemeye yardımcı olabilecek çeşitli testler uygulanabilir ve bu dönemlerde cinsel ilişkiye girilmeleri önerilebilir. Bu şekilde doğal yolla gebe kalma süreci bir süre takip edilebilir. Ancak ileri yaşlardaysa, yapılacak tedaviler arasında aşılama ve tüp bebek yöntemleri de bulunabilir.
Aşılama tedavisinin başarı oranı genellikle %17-20 arasında değişirken, tüp bebek tedavisinde yaşa bağlı olarak bu oran %65’e kadar çıkabilir. Gelişen teknoloji ve yeni yöntemler sayesinde tüp bebek tedavileri günümüzde önceki yıllara göre daha fazla tercih edilmektedir. Özellikle kadınların iş hayatında daha aktif rol aldığı günümüzde, tüp bebek tedavisi çocuk sahibi olmak isteyen ancak doğal yollarla gebe kalamayan kişiler için popüler bir alternatif tedavi yöntemi olarak öne çıkmaktadır.
Kadınlarda Kısırlık Tanısı Nasıl Konur?
Çiftlerin bebek sahibi olma arzusuyla ilk adımı attığı anda, 30 yaşın altındaki kadının ilk yıl içinde hamile kalamaması durumu ile 35 yaş ve üzerindeki kadının 6 ay boyunca korunmasız ilişkiye rağmen hamile kalamaması durumu farklı şekilde değerlendirilmektedir. Kadının yaşına bağlı olarak yumurta sayısı ve kalitesinde azalma yaşandığından, farklı tedavi yöntemleri önerilmektedir. Bu sorunu yaşayan kadınların ilk olarak jinekolojik ve pelvik muayeneden geçmeleri gerekmektedir. Muayene sonuçlarına göre aşağıdaki testler ile tanı konulmaya çalışılmaktadır.
Öncelikle kadında yumurtlama olup olmadığını ve yumurtlama zamanını belirlemek için ovulasyon testleri yapılabilir. Tüplerde herhangi bir tıkanıklık veya yapısal bozukluk olup olmadığını tespit eden ilaçlı testler olan HSG filmi uygulanmaktadır. Hamile kalamayan kadınlarda tüplere su enjekte edilerek tüplerin kendiliğinden açılabilmesi ve sonrasında gebe kalma ihtimali testten bir süre sonra artabilmektedir. Bunların yanı sıra aşağıdaki işlemler de uygulanmaktadır:
- Ovaryan Testi: Yumurta kalitesini gösteren testlerdir ve adet döngüsünün başlarında yapılabilir.
- Histeroskopi: Rahim içi görüntüleme yöntemidir ve tanı koymak ve tedavi amaçlı kullanılabilmektedir.
- Laparoskopi: Göbek deliğinden ince bir endoskop ile yapılan karın içi ve üreme organlarının görüntülenmesi işlemidir. – Pelvik ultrason: Rahim büyümesinin tanısı için yapılan bir testtir ve aynı zamanda dış gebelik, yumurtlama dönemi tespiti, rahim yapısal bozuklukları ve kistik yapıların saptanması gibi durumlarda kullanılmaktadır.
- Hipofiz Hormon Testi-Tiroit Hormon Testi: Tiroit hormonlarının gebe kalmayı zorlaştırıcı etkileri olabileceğinden, hipotiroidi olan kadınlarda özellikle gebe kalmayı düşünürken hormonal testler yapılması önemli olabilir. Bu tür durumlarda önce hastalıkların tedavisi önerilebilir.
Prof. Dr. Eray ÇALIŞKAN
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı